Bir Bardak Gazlı İçeceğin Yaptıkları

Her türlü yemeğin yanında buz gibi bir gazlı, şekerli ve renkli içecek tüketmek artık bir gelenek haline dönüşmüş durumda. Özellikle aşırı yağlı ve karbonhidratlı besinlerin yoğun olarak tüketildiği günümüzün beslenme alışkanlıklarının sindirim sistemimizde oluşturduğu

tahribat, gaz ve sindirim güçlükleri de bu tür besinlerin tüketimini fazlasıyla tetiklemektedir. Sindirime faydası varmış gibi değerlendirilen bu içeceklerin maalesef bizlere hiçbir faydaları olmadığı gibi sayısız zararları bulunmaktadır. İnanılmaz reklam kampanyaları ve maalesef çok yüksek rantlara kurban giden yanlış beslenme politikaları bizleri neredeyse bu içecekler bağımlı hale getirmektedir.

İşte 1 bardak gazlı şekerli içecek tüketmenizi takiben vücudunuzda meydana gelen tepkimeler. Okuyun ve kararı siz verin gerçekten içmenize değiyor mu?

İlk 10 dakika: 10 çay kaşığı şeker sisteminize girmiş durumda (Günlük önerilen miktarın tamamı). Bir anda aşırı basit şeker girişine rağmen kusmamamızın nedeni içeceğin içerisindeki fosforik asidin bu duruma engel olmasıdır.

20 dakika: Kan şekerimiz insülin patlamasına neden olarak hızla fırlar.  Bu hızlı gelişmeler karşılığında karaciğerimiz tepki olarak çevirebildiği kadar şekeri yağ olarak depolamaya başlar.

40 dakika: Kafein emilimi tamamlanmıştır. Gözbebeklerimiz genişler, kan basıncımız artar ve tüm bunlara tepki olarak vücudumuz kana daha fazla şeker (glikoz) pompalar. Beyindeki adenozin reseptörleri bloke olarak uyuşukluğun ortaya çıkmasına neden olurlar.

45 dakika: Vücudumuz dopamin üretimini arttırarak beyindeki zevk merkezimizin uyarılmasını sağlar. Bu arada bu sistem eroinin vücutta çalışma mekanizmasının aynısıdır.

60 dakika ve ilerleyen zamanlarda: Önce kusmamıza engel olan fosforik asit barsakta kalsiyum, çinko ve magnezyumu bağlayarak, metabolizmanın hızlanmasına yardımcı olur. Bu durum çok yüksek dozda tatlandırıcı ve şeker tüketiminde de kalsiyumun böbreklerden atımıyla birlikte görülmektedir.

Kafeinin diüretik etkileri kendini göstermeye başlamıştır. Tuvalete gitme ihtiyacı duyarız ve artık fosforik asite bağlanmış şekilde kemiklerimizin ana bileşeni olan kalsiyum, magnezyum ve çinkoyu ayrıca sodyum, elektrolitler ve su ile birlikte atmayı garantileriz.

İçinizdeki bu çoşku sönmeye başladığında ise yeni bir şeker krizi ile karşı karşıya kalırız. Huzursuz, halsiz ve sıkkın bir hale geliriz. Evet kaybettiğimiz su içtiğimiz içecek kaynaklıdır ancak bu su ile birlikte vücut dengemiz ve yaşamsal faaliyetlerimizin sürdürülebilmesi gerekli çok önemli elementlerde çoktan vücudumuzdan atılmıştır. Kemiklerimiz eksilmiş sistemimiz susuzlukla mücadele etmek zorunda bırakılmıştır. Bahsettiklerim sadece 1 bardağın vücudumuz üzerindeki etkileridir. Bu içecekleri bardak bardak yıllarca içtiğimizi düşünelim. Şimdi soruyorum vücudumuzda günde 2-3 kez böyle ciddi etkiler oluşturmamız durumunda vücudumuzun düzenli çalışması, sağlıklı olması veya eğer yağ fazlalıkları varsa düzenli bir şekilde onları yakabilmesi mümkün olabilir mi? Unutmayalım bazen vücudumuza aldığımız küçücük bir şey içerde fırtınalar kopmasına neden olabilir ve sistemi çökertebilir. İçmeden önce çok iyi düşünün aslında mümkünse uzak durun...

Sağlıklı Beslenin, Hayatı Yakalayın
Ceylan Akiş
Uzman Diyetisyen

 
 

Her türlü yemeğin yanında buz gibi bir gazlı, şekerli ve renkli içecek tüketmek artık bir gelenek haline dönüşmüş durumda. Özellikle aşırı yağlı ve karbonhidratlı besinlerin yoğun olarak tüketildiği günümüzün beslenme alışkanlıklarının sindirim sistemimizde oluşturduğu

tahribat, gaz ve sindirim güçlükleri de bu tür besinlerin tüketimini fazlasıyla tetiklemektedir. Sindirime faydası varmış gibi değerlendirilen bu içeceklerin maalesef bizlere hiçbir faydaları olmadığı gibi sayısız zararları bulunmaktadır. İnanılmaz reklam kampanyaları ve maalesef çok yüksek rantlara kurban giden yanlış beslenme politikaları bizleri neredeyse bu içecekler bağımlı hale getirmektedir.

İşte 1 bardak gazlı şekerli içecek tüketmenizi takiben vücudunuzda meydana gelen tepkimeler. Okuyun ve kararı siz verin gerçekten içmenize değiyor mu?

İlk 10 dakika: 10 çay kaşığı şeker sisteminize girmiş durumda (Günlük önerilen miktarın tamamı). Bir anda aşırı basit şeker girişine rağmen kusmamamızın nedeni içeceğin içerisindeki fosforik asidin bu duruma engel olmasıdır.

20 dakika: Kan şekerimiz insülin patlamasına neden olarak hızla fırlar.  Bu hızlı gelişmeler karşılığında karaciğerimiz tepki olarak çevirebildiği kadar şekeri yağ olarak depolamaya başlar.

40 dakika: Kafein emilimi tamamlanmıştır. Gözbebeklerimiz genişler, kan basıncımız artar ve tüm bunlara tepki olarak vücudumuz kana daha fazla şeker (glikoz) pompalar. Beyindeki adenozin reseptörleri bloke olarak uyuşukluğun ortaya çıkmasına neden olurlar.

45 dakika: Vücudumuz dopamin üretimini arttırarak beyindeki zevk merkezimizin uyarılmasını sağlar. Bu arada bu sistem eroinin vücutta çalışma mekanizmasının aynısıdır.

60 dakika ve ilerleyen zamanlarda: Önce kusmamıza engel olan fosforik asit barsakta kalsiyum, çinko ve magnezyumu bağlayarak, metabolizmanın hızlanmasına yardımcı olur. Bu durum çok yüksek dozda tatlandırıcı ve şeker tüketiminde de kalsiyumun böbreklerden atımıyla birlikte görülmektedir.

Kafeinin diüretik etkileri kendini göstermeye başlamıştır. Tuvalete gitme ihtiyacı duyarız ve artık fosforik asite bağlanmış şekilde kemiklerimizin ana bileşeni olan kalsiyum, magnezyum ve çinkoyu ayrıca sodyum, elektrolitler ve su ile birlikte atmayı garantileriz.

İçinizdeki bu çoşku sönmeye başladığında ise yeni bir şeker krizi ile karşı karşıya kalırız. Huzursuz, halsiz ve sıkkın bir hale geliriz. Evet kaybettiğimiz su içtiğimiz içecek kaynaklıdır ancak bu su ile birlikte vücut dengemiz ve yaşamsal faaliyetlerimizin sürdürülebilmesi gerekli çok önemli elementlerde çoktan vücudumuzdan atılmıştır. Kemiklerimiz eksilmiş sistemimiz susuzlukla mücadele etmek zorunda bırakılmıştır. Bahsettiklerim sadece 1 bardağın vücudumuz üzerindeki etkileridir. Bu içecekleri bardak bardak yıllarca içtiğimizi düşünelim. Şimdi soruyorum vücudumuzda günde 2-3 kez böyle ciddi etkiler oluşturmamız durumunda vücudumuzun düzenli çalışması, sağlıklı olması veya eğer yağ fazlalıkları varsa düzenli bir şekilde onları yakabilmesi mümkün olabilir mi? Unutmayalım bazen vücudumuza aldığımız küçücük bir şey içerde fırtınalar kopmasına neden olabilir ve sistemi çökertebilir. İçmeden önce çok iyi düşünün aslında mümkünse uzak durun...

Sağlıklı Beslenin, Hayatı Yakalayın
Ceylan Akiş
Uzman Diyetisyen

 
 

Bir Bardak Gazlı İçeceğin Yaptıkları

Her türlü yemeğin yanında buz gibi bir gazlı, şekerli ve renkli içecek tüketmek artık bir gelenek haline dönüşmüş durumda. Özellikle aşırı yağlı ve karbonhidratlı besinlerin yoğun olarak tüketildiği günümüzün beslenme alışkanlıklarının sindirim sistemimizde oluşturduğu

tahribat, gaz ve sindirim güçlükleri de bu tür besinlerin tüketimini fazlasıyla tetiklemektedir. Sindirime faydası varmış gibi değerlendirilen bu içeceklerin maalesef bizlere hiçbir faydaları olmadığı gibi sayısız zararları bulunmaktadır. İnanılmaz reklam kampanyaları ve maalesef çok yüksek rantlara kurban giden yanlış beslenme politikaları bizleri neredeyse bu içecekler bağımlı hale getirmektedir.

İşte 1 bardak gazlı şekerli içecek tüketmenizi takiben vücudunuzda meydana gelen tepkimeler. Okuyun ve kararı siz verin gerçekten içmenize değiyor mu?

İlk 10 dakika: 10 çay kaşığı şeker sisteminize girmiş durumda (Günlük önerilen miktarın tamamı). Bir anda aşırı basit şeker girişine rağmen kusmamamızın nedeni içeceğin içerisindeki fosforik asidin bu duruma engel olmasıdır.

20 dakika: Kan şekerimiz insülin patlamasına neden olarak hızla fırlar.  Bu hızlı gelişmeler karşılığında karaciğerimiz tepki olarak çevirebildiği kadar şekeri yağ olarak depolamaya başlar.

40 dakika: Kafein emilimi tamamlanmıştır. Gözbebeklerimiz genişler, kan basıncımız artar ve tüm bunlara tepki olarak vücudumuz kana daha fazla şeker (glikoz) pompalar. Beyindeki adenozin reseptörleri bloke olarak uyuşukluğun ortaya çıkmasına neden olurlar.

45 dakika: Vücudumuz dopamin üretimini arttırarak beyindeki zevk merkezimizin uyarılmasını sağlar. Bu arada bu sistem eroinin vücutta çalışma mekanizmasının aynısıdır.

60 dakika ve ilerleyen zamanlarda: Önce kusmamıza engel olan fosforik asit barsakta kalsiyum, çinko ve magnezyumu bağlayarak, metabolizmanın hızlanmasına yardımcı olur. Bu durum çok yüksek dozda tatlandırıcı ve şeker tüketiminde de kalsiyumun böbreklerden atımıyla birlikte görülmektedir.

Kafeinin diüretik etkileri kendini göstermeye başlamıştır. Tuvalete gitme ihtiyacı duyarız ve artık fosforik asite bağlanmış şekilde kemiklerimizin ana bileşeni olan kalsiyum, magnezyum ve çinkoyu ayrıca sodyum, elektrolitler ve su ile birlikte atmayı garantileriz.

İçinizdeki bu çoşku sönmeye başladığında ise yeni bir şeker krizi ile karşı karşıya kalırız. Huzursuz, halsiz ve sıkkın bir hale geliriz. Evet kaybettiğimiz su içtiğimiz içecek kaynaklıdır ancak bu su ile birlikte vücut dengemiz ve yaşamsal faaliyetlerimizin sürdürülebilmesi gerekli çok önemli elementlerde çoktan vücudumuzdan atılmıştır. Kemiklerimiz eksilmiş sistemimiz susuzlukla mücadele etmek zorunda bırakılmıştır. Bahsettiklerim sadece 1 bardağın vücudumuz üzerindeki etkileridir. Bu içecekleri bardak bardak yıllarca içtiğimizi düşünelim. Şimdi soruyorum vücudumuzda günde 2-3 kez böyle ciddi etkiler oluşturmamız durumunda vücudumuzun düzenli çalışması, sağlıklı olması veya eğer yağ fazlalıkları varsa düzenli bir şekilde onları yakabilmesi mümkün olabilir mi? Unutmayalım bazen vücudumuza aldığımız küçücük bir şey içerde fırtınalar kopmasına neden olabilir ve sistemi çökertebilir. İçmeden önce çok iyi düşünün aslında mümkünse uzak durun...

Sağlıklı Beslenin, Hayatı Yakalayın
Ceylan Akiş
Uzman Diyetisyen

 
 

Bir Bardak Gazlı İçeceğin Yaptıkları

Her türlü yemeğin yanında buz gibi bir gazlı, şekerli ve renkli içecek tüketmek artık bir gelenek haline dönüşmüş durumda. Özellikle aşırı yağlı ve karbonhidratlı besinlerin yoğun olarak tüketildiği günümüzün beslenme alışkanlıklarının sindirim sistemimizde oluşturduğu

tahribat, gaz ve sindirim güçlükleri de bu tür besinlerin tüketimini fazlasıyla tetiklemektedir. Sindirime faydası varmış gibi değerlendirilen bu içeceklerin maalesef bizlere hiçbir faydaları olmadığı gibi sayısız zararları bulunmaktadır. İnanılmaz reklam kampanyaları ve maalesef çok yüksek rantlara kurban giden yanlış beslenme politikaları bizleri neredeyse bu içecekler bağımlı hale getirmektedir.

İşte 1 bardak gazlı şekerli içecek tüketmenizi takiben vücudunuzda meydana gelen tepkimeler. Okuyun ve kararı siz verin gerçekten içmenize değiyor mu?

İlk 10 dakika: 10 çay kaşığı şeker sisteminize girmiş durumda (Günlük önerilen miktarın tamamı). Bir anda aşırı basit şeker girişine rağmen kusmamamızın nedeni içeceğin içerisindeki fosforik asidin bu duruma engel olmasıdır.

20 dakika: Kan şekerimiz insülin patlamasına neden olarak hızla fırlar.  Bu hızlı gelişmeler karşılığında karaciğerimiz tepki olarak çevirebildiği kadar şekeri yağ olarak depolamaya başlar.

40 dakika: Kafein emilimi tamamlanmıştır. Gözbebeklerimiz genişler, kan basıncımız artar ve tüm bunlara tepki olarak vücudumuz kana daha fazla şeker (glikoz) pompalar. Beyindeki adenozin reseptörleri bloke olarak uyuşukluğun ortaya çıkmasına neden olurlar.

45 dakika: Vücudumuz dopamin üretimini arttırarak beyindeki zevk merkezimizin uyarılmasını sağlar. Bu arada bu sistem eroinin vücutta çalışma mekanizmasının aynısıdır.

60 dakika ve ilerleyen zamanlarda: Önce kusmamıza engel olan fosforik asit barsakta kalsiyum, çinko ve magnezyumu bağlayarak, metabolizmanın hızlanmasına yardımcı olur. Bu durum çok yüksek dozda tatlandırıcı ve şeker tüketiminde de kalsiyumun böbreklerden atımıyla birlikte görülmektedir.

Kafeinin diüretik etkileri kendini göstermeye başlamıştır. Tuvalete gitme ihtiyacı duyarız ve artık fosforik asite bağlanmış şekilde kemiklerimizin ana bileşeni olan kalsiyum, magnezyum ve çinkoyu ayrıca sodyum, elektrolitler ve su ile birlikte atmayı garantileriz.

İçinizdeki bu çoşku sönmeye başladığında ise yeni bir şeker krizi ile karşı karşıya kalırız. Huzursuz, halsiz ve sıkkın bir hale geliriz. Evet kaybettiğimiz su içtiğimiz içecek kaynaklıdır ancak bu su ile birlikte vücut dengemiz ve yaşamsal faaliyetlerimizin sürdürülebilmesi gerekli çok önemli elementlerde çoktan vücudumuzdan atılmıştır. Kemiklerimiz eksilmiş sistemimiz susuzlukla mücadele etmek zorunda bırakılmıştır. Bahsettiklerim sadece 1 bardağın vücudumuz üzerindeki etkileridir. Bu içecekleri bardak bardak yıllarca içtiğimizi düşünelim. Şimdi soruyorum vücudumuzda günde 2-3 kez böyle ciddi etkiler oluşturmamız durumunda vücudumuzun düzenli çalışması, sağlıklı olması veya eğer yağ fazlalıkları varsa düzenli bir şekilde onları yakabilmesi mümkün olabilir mi? Unutmayalım bazen vücudumuza aldığımız küçücük bir şey içerde fırtınalar kopmasına neden olabilir ve sistemi çökertebilir. İçmeden önce çok iyi düşünün aslında mümkünse uzak durun...

Sağlıklı Beslenin, Hayatı Yakalayın
Ceylan Akiş
Uzman Diyetisyen

 
 

Bir Bardak Gazlı İçeceğin Yaptıkları

Her türlü yemeğin yanında buz gibi bir gazlı, şekerli ve renkli içecek tüketmek artık bir gelenek haline dönüşmüş durumda. Özellikle aşırı yağlı ve karbonhidratlı besinlerin yoğun olarak tüketildiği günümüzün beslenme alışkanlıklarının sindirim sistemimizde oluşturduğu

tahribat, gaz ve sindirim güçlükleri de bu tür besinlerin tüketimini fazlasıyla tetiklemektedir. Sindirime faydası varmış gibi değerlendirilen bu içeceklerin maalesef bizlere hiçbir faydaları olmadığı gibi sayısız zararları bulunmaktadır. İnanılmaz reklam kampanyaları ve maalesef çok yüksek rantlara kurban giden yanlış beslenme politikaları bizleri neredeyse bu içecekler bağımlı hale getirmektedir.

İşte 1 bardak gazlı şekerli içecek tüketmenizi takiben vücudunuzda meydana gelen tepkimeler. Okuyun ve kararı siz verin gerçekten içmenize değiyor mu?

İlk 10 dakika: 10 çay kaşığı şeker sisteminize girmiş durumda (Günlük önerilen miktarın tamamı). Bir anda aşırı basit şeker girişine rağmen kusmamamızın nedeni içeceğin içerisindeki fosforik asidin bu duruma engel olmasıdır.

20 dakika: Kan şekerimiz insülin patlamasına neden olarak hızla fırlar.  Bu hızlı gelişmeler karşılığında karaciğerimiz tepki olarak çevirebildiği kadar şekeri yağ olarak depolamaya başlar.

40 dakika: Kafein emilimi tamamlanmıştır. Gözbebeklerimiz genişler, kan basıncımız artar ve tüm bunlara tepki olarak vücudumuz kana daha fazla şeker (glikoz) pompalar. Beyindeki adenozin reseptörleri bloke olarak uyuşukluğun ortaya çıkmasına neden olurlar.

45 dakika: Vücudumuz dopamin üretimini arttırarak beyindeki zevk merkezimizin uyarılmasını sağlar. Bu arada bu sistem eroinin vücutta çalışma mekanizmasının aynısıdır.

60 dakika ve ilerleyen zamanlarda: Önce kusmamıza engel olan fosforik asit barsakta kalsiyum, çinko ve magnezyumu bağlayarak, metabolizmanın hızlanmasına yardımcı olur. Bu durum çok yüksek dozda tatlandırıcı ve şeker tüketiminde de kalsiyumun böbreklerden atımıyla birlikte görülmektedir.

Kafeinin diüretik etkileri kendini göstermeye başlamıştır. Tuvalete gitme ihtiyacı duyarız ve artık fosforik asite bağlanmış şekilde kemiklerimizin ana bileşeni olan kalsiyum, magnezyum ve çinkoyu ayrıca sodyum, elektrolitler ve su ile birlikte atmayı garantileriz.

İçinizdeki bu çoşku sönmeye başladığında ise yeni bir şeker krizi ile karşı karşıya kalırız. Huzursuz, halsiz ve sıkkın bir hale geliriz. Evet kaybettiğimiz su içtiğimiz içecek kaynaklıdır ancak bu su ile birlikte vücut dengemiz ve yaşamsal faaliyetlerimizin sürdürülebilmesi gerekli çok önemli elementlerde çoktan vücudumuzdan atılmıştır. Kemiklerimiz eksilmiş sistemimiz susuzlukla mücadele etmek zorunda bırakılmıştır. Bahsettiklerim sadece 1 bardağın vücudumuz üzerindeki etkileridir. Bu içecekleri bardak bardak yıllarca içtiğimizi düşünelim. Şimdi soruyorum vücudumuzda günde 2-3 kez böyle ciddi etkiler oluşturmamız durumunda vücudumuzun düzenli çalışması, sağlıklı olması veya eğer yağ fazlalıkları varsa düzenli bir şekilde onları yakabilmesi mümkün olabilir mi? Unutmayalım bazen vücudumuza aldığımız küçücük bir şey içerde fırtınalar kopmasına neden olabilir ve sistemi çökertebilir. İçmeden önce çok iyi düşünün aslında mümkünse uzak durun...

Sağlıklı Beslenin, Hayatı Yakalayın
Ceylan Akiş
Uzman Diyetisyen

 
 

Bir Bardak Gazlı İçeceğin Yaptıkları

Her türlü yemeğin yanında buz gibi bir gazlı, şekerli ve renkli içecek tüketmek artık bir gelenek haline dönüşmüş durumda. Özellikle aşırı yağlı ve karbonhidratlı besinlerin yoğun olarak tüketildiği günümüzün beslenme alışkanlıklarının sindirim sistemimizde oluşturduğu

tahribat, gaz ve sindirim güçlükleri de bu tür besinlerin tüketimini fazlasıyla tetiklemektedir. Sindirime faydası varmış gibi değerlendirilen bu içeceklerin maalesef bizlere hiçbir faydaları olmadığı gibi sayısız zararları bulunmaktadır. İnanılmaz reklam kampanyaları ve maalesef çok yüksek rantlara kurban giden yanlış beslenme politikaları bizleri neredeyse bu içecekler bağımlı hale getirmektedir.

İşte 1 bardak gazlı şekerli içecek tüketmenizi takiben vücudunuzda meydana gelen tepkimeler. Okuyun ve kararı siz verin gerçekten içmenize değiyor mu?

İlk 10 dakika: 10 çay kaşığı şeker sisteminize girmiş durumda (Günlük önerilen miktarın tamamı). Bir anda aşırı basit şeker girişine rağmen kusmamamızın nedeni içeceğin içerisindeki fosforik asidin bu duruma engel olmasıdır.

20 dakika: Kan şekerimiz insülin patlamasına neden olarak hızla fırlar.  Bu hızlı gelişmeler karşılığında karaciğerimiz tepki olarak çevirebildiği kadar şekeri yağ olarak depolamaya başlar.

40 dakika: Kafein emilimi tamamlanmıştır. Gözbebeklerimiz genişler, kan basıncımız artar ve tüm bunlara tepki olarak vücudumuz kana daha fazla şeker (glikoz) pompalar. Beyindeki adenozin reseptörleri bloke olarak uyuşukluğun ortaya çıkmasına neden olurlar.

45 dakika: Vücudumuz dopamin üretimini arttırarak beyindeki zevk merkezimizin uyarılmasını sağlar. Bu arada bu sistem eroinin vücutta çalışma mekanizmasının aynısıdır.

60 dakika ve ilerleyen zamanlarda: Önce kusmamıza engel olan fosforik asit barsakta kalsiyum, çinko ve magnezyumu bağlayarak, metabolizmanın hızlanmasına yardımcı olur. Bu durum çok yüksek dozda tatlandırıcı ve şeker tüketiminde de kalsiyumun böbreklerden atımıyla birlikte görülmektedir.

Kafeinin diüretik etkileri kendini göstermeye başlamıştır. Tuvalete gitme ihtiyacı duyarız ve artık fosforik asite bağlanmış şekilde kemiklerimizin ana bileşeni olan kalsiyum, magnezyum ve çinkoyu ayrıca sodyum, elektrolitler ve su ile birlikte atmayı garantileriz.

İçinizdeki bu çoşku sönmeye başladığında ise yeni bir şeker krizi ile karşı karşıya kalırız. Huzursuz, halsiz ve sıkkın bir hale geliriz. Evet kaybettiğimiz su içtiğimiz içecek kaynaklıdır ancak bu su ile birlikte vücut dengemiz ve yaşamsal faaliyetlerimizin sürdürülebilmesi gerekli çok önemli elementlerde çoktan vücudumuzdan atılmıştır. Kemiklerimiz eksilmiş sistemimiz susuzlukla mücadele etmek zorunda bırakılmıştır. Bahsettiklerim sadece 1 bardağın vücudumuz üzerindeki etkileridir. Bu içecekleri bardak bardak yıllarca içtiğimizi düşünelim. Şimdi soruyorum vücudumuzda günde 2-3 kez böyle ciddi etkiler oluşturmamız durumunda vücudumuzun düzenli çalışması, sağlıklı olması veya eğer yağ fazlalıkları varsa düzenli bir şekilde onları yakabilmesi mümkün olabilir mi? Unutmayalım bazen vücudumuza aldığımız küçücük bir şey içerde fırtınalar kopmasına neden olabilir ve sistemi çökertebilir. İçmeden önce çok iyi düşünün aslında mümkünse uzak durun...

Sağlıklı Beslenin, Hayatı Yakalayın
Ceylan Akiş
Uzman Diyetisyen