Bilimsel geçerliliği kanıtlanmamış para tuzaklarını peşinde koşarken doğadan ve doğallıktan uzaklaşıyor; bununda gelişen ve değişen teknolojiyle bağlantılı olduğuna kendimizi inandırıyoruz. Ama tüm bilimsel araştırmaların bizi doğru ve sağlıklı beslenme adına götürdüğü tek nokta var; doğal beslenme. Biz beslenme uzmanlarının görevi sizlere bu doğal besinlerin gücü ve etkileri konusunda kılavuzluk yapmak ve onları doğru şekilde kullanmayı öğretmektir.
Özellikle bahar günlerinin kapımızı çaldığı günlerde sevgili danışanlarımdan en fazla işittiğim şikayet bir türlü doymuyorum, sürekli karbonhidratlı bir şeyler yemek istiyorum şeklinde. Bu dönem mevsimsel değişikliklerle birlikte daha da artan bu sorun, aslında çoğu kişi için kilo vermelerinin önündeki en önemli engel olarak karşımıza çıkmakta. Peki ne yapmalıyız? Tabiî ki pazarlara koşmalı ve çözümü yine doğallıkta aramalıyız. Aşağıda önereceğim besinler hem metabolizmanızı daha hızlı çalıştıracak, hem karbonhidrat eğiliminizi azaltacak ve açlıkla mücadelenizde sizi destekleyecek hem de sağlığınız üzerindeki olumlu etkileriyle zayıflamanıza da yardımcı olacaklar;
Haydi alışveriş listemizi hazırlayalım:
Tarçın: Yapılan birçok araştırma, tarçının özellikle yemek sonrası insülin dalgalanmalarını ve kan şekerini büyük ölçüde düzenlediğini, hatta Tip 2 diyabetli hastalarda kolesterol ve trigliserit değerlerini de düşürdüğünü ortaya çıkarmıştır. Gün boyu özellikle yemek aralarında tarçını meyvelerinizin üzerine serperek veya içeceklerinizle tüketebilirsiniz.
Kuruyemişler: ‘ama kuruyemiş yağlandırmaz mı?’ dediğiniz duyar gibiyim. Evet bir açıdan haklısınız çünkü 1 avuç badem neredeyse 200 kcal enerjiye sahiptir. Ancak araştırmalar kuruyemiş tüketme alışkanlığı olan bireylerin tüketmeyenler oranla daha rahat zayıfladıklarını veya kilolarını korudukları ortaya çıkarmıştır. Kuruyemiş tüketen bireylerin öğünlerinde daha toplam olarak daha az besin ve özellikle de karbonhidrat tükettikleri görülmüştür. Burada anahtar ifade uygun porsiyondadır. Özellikle badem, ceviz ve fındıktaki yağ çeşitleri vücudumuzda hem sağlığımızı hem de zayıflamamızı destekleyici olarak kullanılmaktadır. Günlük 15 gr lık bir kuruyemiş tüketimi sizi hem tuzak kalorilerden uzak tutacak hem de vücudunuzu gerçek anlamda besleyecektir.
Yeşil Çay: Yeşil çaydaki zayıflatıcı etmen sanılanın aksine kafein değil içeriğindeki kateşin adı verilen bir antioksidanttır. Kateşin, hem metabolizma hızını arttırır hem de kanser ve yüksek kolesterolle mücadelenizde size destek olur. Hergün en az 3 bardak soğuk veya sıcak yeşil çay içmeniz sizi hem daha sağlıklı kılacak hem de forma sokacaktır.
Yumurta: Yumurta örnek protein içeriği sayesinde kendinizi daha uzun süre tok hissetmenize, diğer bir deyişle daha geç acıkmanıza neden olarak kaçamak ihtimalini azaltan çok önemli bir besindir. Yapılan bir araştırma kahvaltıda aynı kaloride yumurta tükettirilen bireylerin takip eden 36 saat içinde simit tüketenlere göre toplamda daha az kalori aldığını ortaya çıkarmıştır. Haftada 3 kere yumurta tüketmeniz sizin gün boyu daha dolu hissetmenize neden olacak ve pastana vitrinlerine karşı koruyacaktır.
Greyfurt: Greyfurt meyvesinin içindeki bazı fitokimyasallar vücutta insülin düzeylerini düşürerek yağların enerjiye dönüşmesi için sinyaller oluşturmaktadırlar. Ayrıca posadan çok zengin greyfurt kesinlikle sağlıklı bir ara öğündür. Yani Efsane geri döndü!!!
Kurubaklagiller: Hiç kolesistokinin diye bir şeyden bahsedildiğini duydunuz mu? Kolesistokinin zayıflamada kullandığımız en önemli ajanlardan biridir. Kolesistokinin doğal bir iştah baskılayıcı hormondur. Peki bu hormonu nasıl arttırabiliriz? Kaliforniya Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma sonucunda pirinç ve yoğurt içeren düşük posalı bir öğün tüketen bireylerle; fasulye tüketen bireylerin yemek sonrası bu hormon düzeylerine bakılmış. Sonuç oldukça şaşırtıcı fasulye tüketenlerin kolesistokinin düzeyleri tüketmeyenlerin 2 katı kadar bulunmuş. Bu sonuç kurubaklagillerin kan şekerini de yavaş yükselterek daha geç acıkmamızı sağladığına dair de güçlü bir kanıt niteliğindedir. Yüksek posa aynı zamanda kolesterol değerlerini de düşürerek kalp ve damar sağlığımızı korumaktadır.
Zeytinyağı: Orta yaş kilolarınızla zeytinyağı ile mücadele edin. Zeytin yağı makul ölçülerde kullanıldığında metabolizmanızı hareketlendirici özelliği olan bir çoklu doymamış yağ asididir. Salatalarınızda sızma zeytinyağı kullanın ama 1 yemek kaşığını geçmemek kaydıyla.
Acı kırmızı biber: İçeriğindeki mucizevi kapsaisin bileşiği metabolizmanızı ateşlemekle kalmaz; iştahı da baskılayarak tatlı krizlerini önlerken bize yardımcı olur. Japonya’da yapılan bir araştırmada kahvaltıda kırmızı biber tüketen kadınların tüketmeyenlere göre günün diğer saatlerinde daha hafif öğünler tükettikleri görülmüştür.
Sirke: Bazı araştırmalar sirkenin tok tutucu etkisinden söz etmekte, bu etkiye yapısındaki asetik asitin besinlerin mideden ince barsağa geçişini yavaşlatarak midede daha uzun süre kalmasını sağlayarak yol açtığı düşünülmektedir. Sirke ayrıca beyaz ekmek, kek ve hamur işi gibi işlenmiş karbonhidratların tüketimi sonrası meydana gelen ani kan şekeri yükselişini de yavaşlatmaktadır. Salatalarınızı sirkeli tüketmek için artık daha fazla nedeniniz var.
Yeşillikler: Öğünlerinizde koca bir tabak sossuz salata yiyerek hem daha tok hisseder hem de takip eden saatlerde açlık krizlerinizden kurtulmuş olursunuz. Günde 1 kase çiğ yeşil salata tüketimi sadece tok hissetmenize değil,birçok hastalıkla mücadelede önemli olan C,E vitaminler,folik asit, laykopen, ve karotenoidleri vücudunuza almanıza neden olmaktadır.
Yağsız Dana Eti: Et, balık ve süt ürünlerinde bol miktarda bulunan lösin isimli amino asit, diyet sırasında siz yağ kaybederken; kalori yakan kas dokunuzun gelişmesini sağlamaktadır. Yapılan araştırmalar fazla protein tüketiminin diyette daha fazla yağ ve kilo,daha az kas kaybına neden olurken açlık krizlerini de önlediğini ortaya çıkarmıştır. Ancak uzun süreli çok fazla protein tüketiminin özellikle böbrekler üzerindeki olumsuz etkileri bilindiğinden beslenme programlarındaki protein ayarlamaları mutlaka bilinçli bir şekilde yapılmalıdır.
Armut: Armut senelerdir sağlıklı beslenme kaynakları tarafından ihmal edilen bir meyve olmakla birlikte son yıllarda zengin posa ve düşük kalori içeriği nedeniyle dikkatleri üzerine çekmeye başlamıştır. Orta boy bir armut ortalama 4 gram posa içeriği ile en zengin posalı meyve iken; elma 3 gram ile 2. Sırada yeralmaktadır. Bu durum tabi armudun doygun ve dolu hissetmemize yardımcı ve kan şekerini az yükselterek çabuk acıkmamızı önleyici özelliklerini ortaya çıkarmaktadır. Kompleks yapmaya gerek yok bence en iyi armutları kapmanın tam sırası.